Hemen hemen her kurumsal şirket çalışanının hayalidir bir gün freelance çalışmaya geçmek… Ancak bazıları da bunun verimli olmayacağına ve bu şekilde üretken olamayacaklarını düşünürler.
Kurumsal çalışma hayatı
Kurumsal iş hayatı demek hayatınızın diğer tüm bölümleri için de düzen demek aslında.
Sabah 9 akşam 6 rutininde, ‘iş işte yapılır’ mantığında kalıp planlı olduğunuz sürece sosyalleşmeye ve dinlenmeye vakit bulabilirsiniz.
Sosyal güvenceniz vardır ve kurumsal hayatta olduğunuz sürece de olacaktır!
Çok klasiktir; ancak beyaz yakalılar için kurumsal hayatta kalmak için en büyük neden düzenli ve rutininde gelen maaş!
Hiyerarşik düzen mekanizması işleri ve işleyişi kontrol altında tuttuğundan, genelde iş bölümü de ona göre yapılır ve böylece üzerinizdeki iş yoğunluğunu bölüşebileceğinizi bir ekibiniz ya da iş arkadaşlarınız olabilir.
Sevgili Melisa Begüm Yılmaz’a kurumsal bir ajansta çalışmanın avantaj ve dezavantajlarını sorduk;
Kurumsal iş hayatının olumlu yanlarından bir tanesi gerçekten işini bilen, yeri gelince bilmeyen ama her zaman öğrenmeye açık, vizyonu geniş insanlarla bir arada çalışmanızdır. Yeri gelecek kendinizi yetersiz hissedecek ve sürekli yenilemek, güncel tutmak için neler yapabilirim noktasında kafa yorarken bulacaksınız. Fakat yeri gelecek kendinizi “Artık yeter!” diyerek küçük bir kafe açma hayali kurarken bulacaksınız.
Kurumsal firmaların büyük bir çoğunluğunda sigorta, maaş ödemesi, yıllık izin vb. koşulların birçoğu sizi tatmin edecektir. Fakat özellikle sektöre yeni adım atıyorsanız ne kadar adil olmasa da maaş skalasının hiç yüksek olmadığın önden söylemekte fayda var.
Eğer kurumunuzun anlaşmalı olduğu bir özel sağlık sigortanız varsa bu kapsamda az da olsa bazı avantajlara sahip olabilirsiniz.
Kurumsal firmanız gerçek anlamda da kurumsal ise maaş gecikmesi olmayacaktır.
Yıllık izin kullanıyorsanız ve yedek oyuncunuz yoksa işlere uzaktan destek vermeniz kaçınılmaz bir olaydır.
Mesailer ajansların yıkılmayan direğidir. Fakat işini severek yapan insanlarla birlikte bir külfet olmaktan ziyade gerçekten özveriyle ve içtenlikle çalıştığın bir zaman dilimine dönüşebilir.
Eğer kurumsal yapıdaki bir ajansta çalışmak istiyorsanız kemerinizi takın, antenlerinizi açın ve maceraya başlayın.
Freelance çalışma hayatı
İpler sizin elinizdedir.
Sağlıklı bir çalışma disiplini oluşturduğunuz ve planlı ilerlediğiniz sürece büyük sorunlarla karşılaşmazsınız.
Hangi sektörde olursanız olun kurumsal yaşama göre, birden fazla müşteriyle çalışacağınız için geliriniz çok daha tatmin edici olacaktır.
Kuşkusuz, hiyerarşik düzenden hoşlanmayanlar için en iyi çalışma şeklidir. Kendi işinizin patronu olmuşsunuzdur. Genelde yığınla insanı CC’ye koymak zorunda olmazsınız, marka tarafından tek kişiyle muhatap olursunuz, dolayısıyla brief ve revizyon trafiği çok daha sağlıklı ilerlemiş olur.
Geçmiş dönemde kurumsal şirketlerde çalışmış ancak uzun süredir freelancer olan Seda Sipahi’ye de freelance çalışmanın avantaj ve dezavantajlarını sorduk;
Freelancer yani bağımsız çalışan olmak kendim için yaptığım en doğru şeylerden biri diyebilirim. Her şeyden önce hayatın sadece çalışmaktan ibaret olmadığını, çalışıp para kazanmanın hayat amacımız değil, bunun sadece hayatımızı idame ettirmek için gerekli bir araç olduğunu derinden hissettim. Bir şey hayatınızın amacı değilse neden uyanık olduğunuz sürenin yarısını onun için harcayasınız ki? İsminizin önüne gelecek ünvanlar için mi? Herkesin farklı telaffuz ettiği 3 yabancı kelime için 40 yıl bu şekilde yaşamayı düşünmek üzücü.
Freelancer için “title” önemli değildir, en önemli kavram zamandır. İşin felsefesini kenara bırakıp daha net konuşacak olursak; freelancer yani bağımsız çalışan olmak, zamanı kendi kontrolünüzde tutmak, iplerin tamamen sizin ellerinizde olması demek. İnsan serbest çalışırken aslında 24 saatin hiç de kısa olmadığını fark ediyor. Yeni eğitimler almak için, daha çok okumak, daha çok izlemek ve daha çok gezmek için vaktiniz var. Ne zaman, nerede ve ne kadar çalışacağınız sizin tercihiniz. Teslim tarihi 2 gün sonra olan bir işi iki güne bölüp çalışmak da sizin elinizde, tüm gece uyumayıp bitirip, ertesi günü kendinize ayırmak da.
Freelance çalışarak daha az zamanda daha fazla iş yaptığımı fark ettim. Bir ofis odasına kapanıp geçireceğim 8 saatte ortaya çıkacak işi, yalnızca birkaç saatte hallettiğim zamanlar da oldu duvarlardan sıkılıp bilgisayarımla denize nazır çalıştığım da. Bazen havuz kenarında ıslak mayomla çalıştım, bazen eve kapanıp gece boyunca iş yetiştirdim.
Biraz da acı konuşalım. Freelancer olmanın zor yanları da yok değil. Kendi sistemini kurmak biraz alabiliyor. Bunun sebebi de çalışma hayatı içerisinde evin bizim için bir kaçış noktası olması. Günün belli zaman dilimlerinin sadece iş için kullanılacak olmasına kendinizi ikna etmelisiniz. Aylık, haftalık ve günlük olarak yapılması gereken işlerinizi planlamalısınız. Kendinizi planlı tutmazsanız yaptığınız şeyin yalnızca geç uyanmak, tüm gün oyalanmak ve maddi, manevi bir kazanç sağlayamamak olduğunu fark edeceksiniz.
Freelancerin müşteri iletişimi süreci çok önemlidir. Yeni işler bağlayabilmek referanstan geçer çoğu zaman. Her defasında en iyi işinizi çıkarmalısınız ki ayakta durabilesiniz.
Ve ödeme… Ne yazık ki kendi elemanları üst üste 3 gün işe geç kalsa onu tazminatsız işten çıkarmak için pusuda bekleyen birçok kurum ve kuruluş ödemelerinizi haftalar ve aylara yayılacak şekilde aksatabilir. Bu sebeple her zaman stoklu çalışmalısınız. Her zaman banka hesabınızda 1-2 ay hiç ödeme alamazsanız ayakta kalmanızı sağlayabilecek bir birikiminiz olmalı.
Ayrıca Seda kişisel blogunda çok daha detaylı ve güncel bilgiler paylaşıyor.